Rüzgar enerjisi her geçen sene gelişen teknolojisi ile iklim değişikliği ile mücadelemizde elimizi güçlendirirken, krizdeki ekonomimize nefes aldırıyor…
Rüzgar enerjisinin çevreye zararlı olduğu iddiaları sıkça gündeme geliyor. Oysa iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında rüzgar enerjisi santralleri, fosil yakıtları tamamen terk ettiğimiz bir senaryoda, elimizdeki en önemli temiz enerji kaynaklarından biri. İtirazlar hangi noktada yoğunlaşıyor diye soracak olursanız, gelin onlara beraber bakalım.
Rüzgar enerjisinin çevreye en önemli zararlarından biri olarak türbinlerin inşası sırasında harcanan enerji ve bunun kaynağı, yani kömür gösteriliyor. Evet kömür, gezegeni ısıtan en büyük fosil yakıt kaynaklarından bir tanesi. Hatta 2021’de Glasgow’da düzenlenen COP26’da ülkeler kömürde “aşamalı azaltım” kararı almıştı. Buradaki çelik bileşenleri için kullanılan kömür kaynaklı emisyonlar ise kısa sürede telafi ediliyor ve ortalama 20-25 yıl boyunca rüzgar ile temiz enerji üretiliyor.
Bununla beraber “yeşil çelik” ile üretilen parçalar içeren türbin kuleleri de kurulmaya başlandı! Bu kuleler geri dönüştürülmüş malzemeler ve yeşil elektrik kullanan elektrik ark ocakları kullanılarak üretiliyor. Böylece geleneksel yöntemlere kıyasla emisyonlar %70 azaltılabiliyor.
Rüzgar türbinlerinin neden olduğu bir diğer sorun olarak kuş ölümleri gösteriliyor. Dönen kanatlara çarpan kuşlar yaşamını yitiriyor. Ancak rüzgar projelerinin inşaatının başlamasından önce yapılan çevresel etki değerlendirme süreçlerinde bu duruma özellikle dikkat ediliyor ve örneğin koruma altındaki türlerin yaşadığı bölgelere konumlandırılmaması için mücadele ediliyor. Aynı zamanda her enerji projesinde olduğu gibi, rüzgar enerjisi projesinde de, projenin inşa edileceği bölgedeki halkın onayının alınması, itirazların dinlenmesi ve eğer proje ekosisteme ve insanların geçim kaynaklarına zarar veriyorsa iptal edilmesi gerekiyor.
Geri dönüşüm ise tartışmanın en belki de en can alıcı noktası. Türbinlerin %90’ı geri dönüştürülebiliyor. Kanatlar ise ya yakılıyor, ya da çöpe gidiyor. Ancak çözüm için yatırımlar ve haliyle çalışmalar sürüyor. Türbinlerin geri dönüştürülemeyen %10’luk kısmı için çözüm bulunduğunda bu tartışma son bulacak.
Rüzgar enerjisi her geçen sene gelişen teknolojisi ile hem dikkat çekilen sorunları çözme yolunda ilerliyor, hem de iklim değişikliği ile mücadelemizde elimizi güçlendiriyor. Bununla da kalmayıp güneş enerjisi ile beraber ekonomimize büyük bir katkı sağlıyor. Son 2,5 yılda güneş ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı, 15 milyar dolarlık gaz ithalatının önüne geçti. Rüzgarın engellediği miktar ise yaklaşık 10 milyar doları buldu. Bu, rüzgar veya güneş enerjisi kapasitesini daha da artırdığımız takdirde, enerji ithalatı rakamlarının daha da aşağıya geleceği anlamı taşıyor…



